Salı , 29 Nisan 2025

20. YILINDA BENDENIZ II

GZone müzik yazarı Mert Bell yepyeni bir albümün yaşgününü kutluyor. Karşınızda 20. yılında, Bendeniz’in 2. albümü:

Yazmaya farklı şekillerde başlarım. Bazen sanki doğduğumdan beri o konuyla ilgili yazmam gerektiği gibi bir hisle hareket ederim (öyle böyle değil, peygambervari), bazen de günlük rutin içerisinde gözüme ya da kulağıma bir şey takılır ve fikirler/anılar zinciri ile o konuya gelirim.

Bu yazı ilk kategorinin ürünü, çünkü Bendeniz, nam-ı diğer Deniz Çelik’in hayatıma girişi öyle bir müzikal heyecan ve açlıkla birleşmişti ki herkesin “abajurlu kız”ı benim için “abajurlu melek” olmuştu. Şarkının (“Ya Sen Ya Hiç”) ‘ya heyya heyya ya heyya heyya’  şeklindeki başlangıcı ve o videonun 93 yılına fazla olan tarzını ve biçimselliğini de hesaba katarsanız Deniz Çelik, 9 yaşındaki zavallı bendenizin kalbine/kulaklarına/gözlerine/midesine bir yumruk gibi inmişti. Derhal en sevdiğim kasetçi olan Nurettin Amca’ya ışınlanıp albümü sormuş, akabinde edinmiş, 1350 kez dinlemiş ve “Sezen Aksu’ya çok benziyor” eleştirilerine karşı var gücümle savaşmıştım. Deniz ise beni ödüllendirmek için 2 yıl beklemişti. Nihayetinde dinlediğim albüm, bugün en sevdiğim 90lar albümlerinin başında gelen “Bendeniz II”den başkası değildi.

“Bendeniz II” yorumcusunun müzikal duruşunu iddialı bir şekilde ortaya koyarken çok satabilen, boş (doldurma) şarkı içermeden hepsini her yaştan dinleyiciye sevdiren, radyo-dostu albümlerin pek azından biridir. Bugün piyasaya egemen şarkıcılarımızın diskografilerine bakarsanız, onların da belki 1 ya da 2 tane böyle albümleri vardır. Bu noktadan bakacak olursak, ilk albümü ile büyük bir çıkış yakalayan Deniz Çelik’in ikincisinde imajlara, bilmemnelere bel bağlamadan sağlam bir pop albümü ortaya koyması hem büyük cesaret işidir hem de bu gayreti şarkıcının 90lar çocuklarının kalbindeki yerini sağlamlaştırmıştır.

12 şarkıdan oluşan albüm, ağırlıklı olarak sanatçının kendi yazıp bestelediği şarkılardan oluşuyordu, düzenlemelerde ise 95in altın çocukları (ve bugünün kralları) Ozan Çolakoğlu ve Murat Yeter iş başındaydı. Albümün en acayip (ve güzel) taraflarından biri ise muhteşem Onno Tunç’un Deniz’in şarkılarından birine (“Kapında Günlerim”) hayat vermesiydi.

(Herkesin ezberindeki) “Beni ne hale koydun insafsız…” diye başlayan ilk şarkı “Neler Olacak”ın yalnızca Deniz’in vokalinden duyduğumuz bu giriş kısmı duyan herkesin kalbine ok gibi saplanıyordu. Düzenlemesini yaptığı şarkılara sağlam bir ritim vurgusu yapmasıyla bilinen Murat Yeter’in elinden çıkma yüksek temposu ile “Neler Olacak” bir yandan üzücü sözleri bir yandan da iç sızlatan klarneti sağ olsun “gözyaşı diskosu” diye tabir ettiğim türe cuk diye oturuyordu. Kariyerinin en iyi şarkılarından biridir sahiden ama enteresan bir şekilde de ilk akla gelenlerden midir, emin değilim.

“Gönül Yareler İçinde” ise tam tersine, akla ilk gelenlerdendir. Albümde Deniz’e ait olmayan ender şarkılardan biri olan “Gönül..” Ümit Sayın’ın olağanüstü melankolik sözlerini ve Deniz’in o zamana kadarki en iyi vokal performansını içeriyordu. Ara ve finaldeki Ümit Sayın vokalli bölümleri ile tüyleri diken diken eden şarkı “asılı kaldım bir ipin ucunda” diyerek biter ve dinleyicisini de bir ipin ucunda asılı bırakıverir. Şarkının ruhuna uygun, hüzünlü videosu da aynı şekilde intihara sürükleme gücüne sahiptir.

Üçüncü şarkı “Elveda Dedin” bası belirgin bir r&b-pop şarkısıydı.  Avrupa’daki pop listelerinden fırlamış gibi olan şarkı hızla albüm favorim olmuştu. Albümün şahane konuklarından yalnızca biri olan Yıldız Tilbe’nin sözlerde (“gün olur ayrılık unutulur, yeterim kendime, yok olamam acılarla”) döktürdüğü, Harun Kolçak’ın da vokalde bülbül gibi şakıdığı şarkının akılda kalıcı nakarat kısmı pek kalp kırıcıdır.

Vokallerdeki destek durumu bu albümde tek bir şarkı ile kalmıyor, tatlı ötesi bir şarkı olan “Deli Yarim”in girişinde bizleri en Akdenizli diva haliyle Demet Sağıroğlu ve yine Harun Kolçak karşılıyordu. Ozan Çolakoğlu’nun şıkır şıkır bestesini hem nefesliler hem de gitarlarla nefis şekilde süslediği bir şarkıdır “Deli Yarim” ve bu albümün en sevilenlerinden biridir.

Tempoyu yeniden düşüren “Birgün Bile”, kariyerinin başından beri Sezen Aksu benzetmelerine maruz kalan Deniz’in albümdeki en Sezen-vari performansını içeriyordu. Beste olarak da herhangi bir Sezen Aksu albümünden (daha çok 80lerdeki albümleri) fırlayabilecek gibi olan şarkı bilhassa yükselen nakaratının ardından gelen kırılgan “yalvarırım gel artık, bir gün bile olsa razıyım” bölümüyle adeta Sezen Aksu-Nilüfer balladlarının önünde saygıyla eğiliyordu.

Altıncı şarkı “Yardım Et” ürkütücü bir kilise korosu ile açılıyor ve Murat Yeter’in “ıptıs ıptıs” ritimleri ile bir elektrogitar üzerinde ilerliyordu. Albümün hem en elektronik hem de en sosyal içerikli şarkısı (“sevgiler cani, uyanın biraz, bu dünya fani”) olan “Yardım Et”i birkaç yıl önce bir 90lar partisinde duymuş ve insanların hala hatırladığına çok sevinmiştim.

Albümün ikinci en büyük hiti “80 Günde Devr-i Alem” B yüzünün açılışını yapan, iki bölümden oluşan ve bolca eğlence vaat eden bir şarkıydı. “Dumgadumgadumga” (ya da “dumbadumbadumba”?) diye başlayan müzikal tattaki ilk bölümünün ardından birdenbire fikir değiştirip kıvrak bir oyun havasına dönüşen nakaratı ile halkımızın kalbini çalan şarkı, albümün klipli şarkılarındandır.

Arka arkaya gelen “İstemiyorum” ve “Aradım Aradım”, ilki orta diğeri yüksek tempolu olmak üzere, albümün en Akdenizli şarkılarıydılar. Bilhassa “Aradım Aradım” hemen insanın kulağını yakalayan keman melodisi ve oynak ritmiyle eşlik etmesi çok keyifli bir şarkıdır (biraz da Oya-Bora şarkılarına benzer bu şarkı).

Onno Tunç’un sihrinin değdiği hemen hissedilen “Kapında Günlerim” haliyle Sezen Aksu çağrışımlı bir şarkıydı (bilhassa nakaratında hissetmemek mümkün değil). Ancak bu şarkı hem beste hem de sözler (Deniz burada ısrarla “aşklar affetmez” diyip duruyor) açısından Tunç’un ellerine teslim edilecek en isabetli şarkı ve bu konuda ekip doğru bir seçim yapmış. “Gönül Yareler İçinde” ile birlikte albümün en iyi iki düşük tempolusundan biri “Kapında Günlerim” dir.

Sondan bir önceki şarkı “İlk Aşkım” şarkıcının kardeşi ile birlikte yazdığı, bira parça durağan ama Çolakoğlu’nun dinamik düzenlemesi sayesinde yürüyen bir şarkı olarak bizi kapanıştaki mücevher “Sevme”ye hazırlıyordu. Albümde Deniz’in sesini en çok sevdiğim şarkı olan “Sevme” hem en iyi şarkılardan biriydi hem de 3ü de birbirinden melodik olan 3 farklı bölümden oluşuyordu. Harun Kolçak’ın şahane şekilde eşlik ettiği nakaratı ve “Allah aşkına yarim yetti canıma, sen sevmezsen eğer bitmez bu ceza”lı kısmı ile çok sevilen bu şarkı radyoların da favorisi olmuştu. 

“Bendeniz kariyeri”nin bu en çok sevdiğim albümü olan ikincisinin üzerinden 20 yıl geçmiş. Şarkıların yarattığı hisler ise değişse de hep taze. Şapkamı sana çıkarıyorum Deniz Çelik. İyi ki varsın.

Not: Albümlerin 20. ya da 25. yaşlarını hatırlatarak size kendinizi yaşlı hissettirmeye çalışmıyorum. Yani zaten yaşınızla barışın lütfen

Hakkında admin

Buna da bakın

GZONE OUR PRIDE PARTİSİ 14 HAZİRAN CUMA YENİDEN İZMİR’DE

İlki çok ilgi gören, GZone Our Pride partisi, yoğun istek üzerine, OKEY’in katkılarıyla 14 Haziran …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir