Hiper gerçekçi resimleriyle dünyaca tanınan, Türkiye’de kuşağının en pahalı ressamı Taner Ceylan Eylül ayında İstanbul’daydı!
Sanatçının ‘Altın Çağ’ serisinden iki yeni eserinin de yer aldığı solo gösterimi, Paul Kasmin Gallery ile ArtInternational’da sergilendi. Sanatçının geçen yıl New York’ta Paul Kasmin Gallery’de gerçekleşen “Kayıp Resimler” sergisinin ardından başlattığı “Altın Çağ” desen serisinden “Persephone” ve “Cypharissus” adlı işlerini Türkiye’de ilk kez görme fırsatı bulduk. Aynı zamanda, sanatçının aynı seri için ürettiği “Ay Teni” ve ilk heykeli “Ay Masalı”nın dünyadaki ilk gösterimi ArtInternational’da yapıldı.

Resimlerinde eşcinsel temalara da yoğunlukla yer veren Taner Ceylan’la G ZONE DERGİ için görüştük

Eserlerinizde eşcinsel ilişkinin, penisin hatta spermin çarpıcı bir şekilde kullanılması ile neyi amaçlıyorsunuz?
Resmimdeki su bardağı da, tavus kuşu da, gül de benim için aynı çarpıcılıkta. Bir sanatçı olarak imajların anlamları farklı farklı olsa da bendeki etkisi eş düzeyde. Bu sebeple bahsettiğiniz çarpıcılık aslında izleyici üzerinde ortaya çıkıyor. İzleyici bildiği ama çok rahat görmediği / bakamadığı an ile karşılaştığında sanırım daha fazla tepki veriyor. Sonuçta neyi nasıl gösterdiğiniz çok önemli, burada estetik kriterler çok önemli.
Eserlerinizi yaratırken Türkiye ve İstanbul’dan ne kadar besleniyorsunuz? Bu ülke ve bu şehir sizi hangi yönleriyle besliyor?
Bir sanatçı yaşadığı yerden bağımsız olamaz. Şehirin, toplumun, yönetimin sanatsal üretimler üzerinde kesinlikle birebir etkileri vardır. Benim sanatımda da doğrudan imajlarla olmasa da etkisi yadsınamaz. Örneğin New York ve Londra oradaki sisteme dahil olmak icin sizi atölyenize üretmeye sokuyor. Türkiye’de ise tam tersine bir etki var, burada öfkelenmemek ve savaşmamak için atölye sığınak görevi görüyor.

Bir zamanlar öğretim üyeliği de yaptınız. Sonra çalıştığınız okuldan sergilediğiniz bir eser müstehcen bulunduğundan zorla istifa ettirildiğiniz söylendi. Katıldığınız bazı sergilerde eserleriniz eşcinsel ilişki, penis gibi görseller içerdiğinden sergi kataloglarını bazı matbaacıların renk ayrımı yapmayı ve basmayı reddettiği de duyuldu.Belki daha bilmediğimiz başka engellemelerle de karşılaştınız. Türkiye’de gördüğünüz bu baskılar üretim sürecinizi nasıl etkiliyor? Bu yüzden mi Türkiye’den gittiniz?
Bir yere gitmiş değilim. Buradaki atölyemde de üretiyorum New York’takinde de. Beni bir sonraki seviyeye taşıyacak galeri New York’ta oldugu için artık bir ayağım orada. Hepimiz büyük küçük geleceğimizi veya kendimizi değiştiren bir çok olay ile karşılaşıyoruz. Bahsettiğiniz üniversiteden atılma sürecim beni aşarak çok büyüdü ve çok tepkiler aldı. Fakat hiç bir zaman üretimlerimin içini değiştirmemde bir baskı hissetmedim.O zamanlar veya şimdi tepkilerle baş edecek gücüm vardı. Sabırlı bir şekilde devam ederseniz, samimiyseniz sanatınızdan vazgeçmiyorsunuz. Cinsellik benim için çok önemli. Duadan veya meditasyondan farklı değil. Tanrıya ulaşmanın yollarından biri. Bu nedenle de sanatımı hala şekillendiriyor.
Sizde en çok yeri olan eserleriniz neler? Ve neden? En sıkıntıyla ürettiğiniz? En zevkle çalıştığınız? En heyecan duyduğunuz eserler hangileri?
Bu gerçekten cevaplanması imkansız bir soru. Her resmim aynı zamanda otobiyografik bir günce. Her birinin önemi ayrı.





GZONE DERGİ’Yİ MOBİL CİHAZINIZA İNDİRMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ BAĞLANTILARI KULLANABİLİRSİNİZ:
2 yorumlar
Pingback: TANER CEYLAN: CİDDİ BİR EŞCİNSEL MİRAS ÜZERİNDE OTURUYORUZ | GZone Magazine
Pingback: TANER CEYLAN: KAN REVAN İÇİNDE KALDIK AMA O SON YUMRUĞU HALA YEMEDİK | GZone Magazine