Türkiye’nin en büyük eşcinsel kültür ve yaşam dergisi GZone, Zeki Müren’e özel bir sayı hazırladı. Zeki Müren’in 70’li, 80’li yıllardaki LGBT dünyasına katkılarını ve kariyeri boyunca sergilediği duruşu inceleyen dergide onunla ilgili ilk kez gün ışığına çıkacak bilgiler yer alıyor…
Bu sayımızın özel konuklarından biri ise Mehmet Murat Somer. Somer, bundan tam 10 yıl önce yayınlanmaya başlayan ve ana karakter olarak Audrey Hepburn takıntılı travesti dedektif Burçak Veral’ı merkezine oturtan Hop-Çiki-Yaya polisiyeleri ve ardından yazdığı kitaplarla son dönemde Türkiye’de kuir temaları romanlarında en çok işleyen yazar oldu. Kitapları ABD, Fransa ve Almanya dahil 40’a yakın ülkede yayınlandı.
Mehmet Murat Somer’in özel GZone röportajından bazı bölümler şöyle :
Bu serinin adı aslında “Hop-Çiki Yaya”. Bu ne demek? Neden bu roman serisinin adı bu oldu?
Hop Çiki Yaya 1960’larda eşcinsel, yumuşak anlamında kullanılan bir lakap. Çıkışı da Nişantaşı’nda kızların gittiği okullarda “Hop Çiki Ya Ya” diye voleybol maçlarında tezahürat yapmalarıyla alakalı. Bu yaptıkları tezahürat kadınsı bulunduğundan, “hop çiki yayalık” diye bir kavram dilimize giriyor. Eşcinselleri akıllarınca hor gören bir kelime aslında. Daha sonra Türkçe’ye “şorolo” geldi. Pek çok şey geldi ama 1960’lardaki karşılığı bu kelime.
Türkiye edebiyatında “kuir temaların” yeterince işlendiğini düşünüyor musunuz?
Hiçbir dünya edebiyatında yeterince işlendiğini düşünmüyorum ki. Türkiye de bundan farklı değil. Eşcinsel karakterin olduğu kitaplar elbette var. Eşcinsel karaktere bakarsak Shakespeare’in eserlerinde de var. Ancak bunlar kuir edebiyat ürünü değil. Eşcinsel karakterler hep var ama nasıl ele alındıkları önemli. Uzunca bir süre -ki hala devam ediyor- bir eşcinsel karakter bir romanda belirdiği vakit onun kötü olduğuna inandırılıyoruz. Suçlu veya ahlaksız profiliyle o romanlarda yer alıyorlar. Bunun en önemli örneği Kuzuların Sessizliği’dir mesela. Bizden bazı polisiye yazarları da eşcinselleri bu şekilde konu edinebiliyorlar. Bu tip romanlarda, hafif makyaj yapan, kırıtık birisi varsa kesin suçlu veya katil çıkar. Bu karakterlerin varlığı bence varlık değil bir negatif etkidir, olumlu bir şey değildir. Çünkü bilinçaltlarında kötü bir şeyi kodlamaya çalışıyor.
Benim Hop-Çiki-Yaya serisinde yapmak istediğim tam tersiydi. Marjinal denen karakterleri merkez olarak alırsak önceden merkez olarak gördüğümüz “beyaz “ topluluklar birden marjinal oluveriyor.
Bu yüzden Burçak Veral bu kitapların ana karakteri ve bir travesti…
Aynen. O serinin kitaplarının hiçbirinde marjinal diyeceğimiz bir karakteri suçlu olarak göstermez. Suçlular hep beyaz çevreden çıkarlar. Siyaseten öyle bir doğruluğu vardır o kitapların. Serinin her kitabında farklı bir beyaz kesim hedeflenmiştir.
BU RÖPORTAJIN TAMAMI GZONE DERGİ – ZEKİ MÜREN ÖZEL Sayısında
GZONE DERGİ’NİN “ZEKİ MÜREN ÖZEL-ARALIK 2015” SAYISINI
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTILARDAN ÜCRETSİZ OKUYABİLİRSİNİZ…
(Aralık 2015 sayımız, Google Play ve IOS App Store Uygulamalarımız bakımda olduğundan, üstten “Read Now” a ya da alttaki kapak görselimize tıklanarak, ISSUU üzerinden her türlü mobil cihazdan kolayca okunabilir)