Perşembe , 17 Nisan 2025

MERT BELL YAZDI: BİR KALBEN ALBÜMÜ, BİR SILA KONSERİ

GZone Müzik yazarı Mert Bell, geçtiğimiz günlerde çıkan Kalben albümünü ve Maslak TIM Center’daki konserlerine devam eden Sıla’yı yazdı.

İşte bu yazı: 

Kalben’in geçen yıl çıkan ilk albümü, uzun zamandır canlı performansları ve bu performansların videoları ile cool neslin gözdesi haline gelen bu genç kadın için isabetli bir hamleydi.

İşin enteresan tarafı, Kalben meğerse yalnızca cool çocukların değil herkesin sevgilisi olacakmış da haberimiz yokmuş. Evet, ilk albümün sade sunumu, Kalben’in duyar duymaz ‘neler oluyor?’ dedirten sesi ve yazdığı sözler birçok kapıyı açacaktı biliyorduk ama belki de Sıla’dan beridir ilk kez bu denli edebiyat parçalayan sözler yazan birinin geniş kitlelerce benimsenmesine şahit olduk.

Aslına bakarsanız “Haydi Söyle” coverı için bile o albüme şans veren kulakların “Taşikardi” gibi bir şarkıyı duyması pop müzik adına bir kazanç oldu nihayetinde.

Popun seyrini bu denli etkileyen bir ilk albümün ardından gelecek ikincisinin rolü kritiktir elbette. Kalben’inse “Sonsuza Kadar”da kendinden bekleneni verdiğini söylemek mümkün. Ancak en başta kendisinin hikayeleri ve şarkı söyleme tarzı ile problemi olanları dışarı almak lazım. Çünkü sözsel içerik açısından bu albüm yeni bir şey vaat etmiyor ve şarkıcı da alıştığımız gibi derinden ve nefesli nefesli söylüyor şarkılarını.

“Sonsuza Kadar”ın dikkati çeken ilk unsuru düzenlemelerin enstrüman açısından zenginleştirilmiş olması. Üflemeliler ve kemanlar üstünde düşünülmüş şekilde ihtiyacı olan şarkıların yapısına dahil edilmiş. Favori şarkım “Kapı”nın dramatik kemanları ile albümün en iyisi olabilecek “Yara”nın finaline doğru yükselen üflemeliler bunun en doğru örnekleri sayılabilir.

Bir diğer yenilik ise, enstrüman zenginliğinin etkisinden midir bilmiyorum ama, bu seferki Kalben şarkılarının yarattığı (bilhassa 70’leri hatırlatan) nostaljik his. Mutlu çıkış şarkısı “Ben Her Zaman Sana Aşıktım” aptal bir gülümsemeyle çiçek çocuklar diyarına sürüklerken “Efendi” hem sözleri ve hem de Kalben’in sözleri yorumlayış şekli ile akla (o dönemin ve her dönemin divası) Hümeyra’yı getiriyor. Son derece gereksiz olduğunu düşündüğüm (asla ikinci bir “O’Ye Bebek” olamayacak) “Yalakanım Bebeğim” değil ama “Derdimin Çiçeği”nin retro rock’nroll’u albümün en keyifli anını yaratıyor örneğin. Kasvet isteyenlere ise hararetle “Kuşlar”ı öneriyorum.

“Al Beni” şarkıcının arabeske hafifçe kaydığı ilk şarkı olarak öne çıkarken Nil Karaibrahimgil coverı “Rüzgar”ın bu versiyonuyla öne çıkması pek muhtemel görünmüyor. Enteresandır, Nil’in orijinali 3 dakikayı bile bulmayan süresi ve minimal düzenlemesi ile 15 yılı geride bırakmış bir şarkıdır. Böyle bir şarkıyı coverlamaya niyetlenince ona bir takla attırmak gerekli gibi geliyor bana. Şarkıyı çok sevmekten yola çıkan bu versiyon yalnızca kendi kendini tatmin gibi olmuş (hoş, Kalben’in de buna hakkı var elbet).

İlk albümün azılı hayranları içinse “Ateşböcekleri”, “Sonsuza Kadar” ve o albüme giremedi diye yine azılı hayranların isyanına neden olan “Sakin Ol Evladım” var. Ama bu 3 şarkı da bana eski şarkıların soluk birer kopyası gibi hissettirdi ve bundan mutlu olamadım.

Albümün tüm iskeletini şekillendiren Berkant Ali İncesaraç’in bestesini yaptığı tek şarkı olan kapanıştaki “İnsanlar” ise önemli bir noktada duruyor. Kalben gibi sesi, şarkı yazarlığı ve şarkıcılığı fazlasıyla bariz birinin daha zengin, daha çok grup müziği gibi tınlayan ama çok da hesaplı olmayan bir müzikal evrene ihtiyacı var. Bir de kendini bulabileceği başka müzisyenlerin söz ve bestelerine. “İnsanlar”ın bu anlamda Kalben müziğinin gidişatıyla ilgili doğru bir adım olduğuna inanıyorum ve üçüncü albümü için kendine biraz zaman vermesini öneriyorum.

….

Yukarıda Sıla’nın adını anmışken ‘kapsamlı bir Sıla deneyimi’ olarak adlandırabileceğim “Ondan Kalan Şarkılar” konser maceramdan da bahsetmem gerek.

Geçtiğimiz Pazartesi gecesi GZone’un biricik Koli Eksperi ile gittiğim konser Sıla’nın albümlü kariyerinin 10.yılını kutladığı konser dizisinin üçüncüsüydü.

Sıla sahneye pullu payetli takımı ve kabartılmış kısa saçları ile çıktığında hiç heyecanı yoktu ama kendisinin genel duruşu nedeniyle de biz dinleyici olarak böyle bir beklenti içinde değiliz. Sıla’nın profesyonelliğini (hatta 10 yıl için fazla profesyonel) ve ekibinin şahaneliğini bildiğimizden kusursuz bir konser olacağından eminiz.

Bu tip bir beklenmediklik ve heyecan faktörü Sıla konserlerinden eksik olduğu için şarkıcı akıllıca bir karar ile sürekli tematik konserler veriyor. Bu bakımdan “Ondan Kalan Şarkılar”ın şarkı sıralamasının bir ilişkinin 6 ayrı evresine bölünmesi ve her bölüm öncesinde Sıla’nın araya girerek esprili yorumlar yapması şarkıların kendisinin ötesinde lezzetli bir durumdu diyebilirim.

İlk bölümü “Bekar Şarkıları” olarak tanımladı Sıla ve tuhaftır, seçtiği 5 şarkı (“Açık Deniz”, “Boşver”, “Yabancı”, “Kurşun”, “Kafa”) sayesinde konserin en yükseldiğim anları bu bölümde gerçekleşti.

Devamındaki “Platonik Şarkılar”da başta biraz düşer gibi oldum ama konuk Ceyl’an Ertem’in sahneye davet edildiği “Esmer”, ilk notalarından kalabalığı coşturan “Yan Benimle” ve kısa zamana büyük hit haline geldiğine emin olduğum “Muhbir” ile tekrar alevlendik.

“Kavuştular, Mutlular” ismi verilen üçüncü bölüm için ise diskografisinden düşün taşın ancak bir şarkı (“Merhabalar”) bulabildiğini söyleyen Sıla seyirciyi epey güldürdü.

Sonrasında gelen “İlişkinin İlk Daralmaları”ndaki “Ateşle Oynama”da Erol Evgin yerine vokalisti Dünya Kızılçay ile düet yapan Sıla bu bölümde seyirciyi esas “Yoruldum” ile mest etti. (Bu bölümde en sevdiğim Sıla şarkısı olan “Yara Bende”yi de duymayı bekledim ama Sıla sanırım bu şarkıyı sevmiyor, çünkü ikidir konserlerinde yer vermiyor.)

Bu 4 bölümün ardından ilk yarı bitti, ikinci yarı ise şarkı sayısının en yoğun olacağını tahmin ettiğimiz “Ayrılık Şarkıları” bölümüyle başladı. Burada özellikle son albüm favorim “Günaydın Sevgilim”i duymak güzel bir sürpriz olurken “Dön Demeyi Unuttum”, “İnşallah”, Sezen Aksu’dan “Geçer” ve “Vur Kadehi Ustam” arka arkaya gelince ister istemez komaya girdik.

Durumun bilincinde olan Sıla “Goy Goylu Ayrılık Şarkıları”nı finale saklamıştı ve solo kariyerini başlatan “-dan Sonra”dan “Engerek”e kadar geniş bir yelpazede tüm kuduruk şarkılarını sıraladı ve herkesi evine memnun gönderdi.

Şarkıların en damar noktalarında seyiriciyi yükselten kemancısı Semih Çelikel, Tuba Önal ve Sibel Gürsoy gibi muazzam iki sesin dahil olduğu vokal ekibinin akapellaları ve suç ortağı Efe Bahadır’ın sempatik halleri Sıla’ya müthiş destek oluyor bu gerçek ama bazı anlarda sahnesi ciddi şekilde boş (kimsesiz) kalıyor. Nedeni Sıla’nın asla dans etmemesi midir bilemiyorum ama üzerinde durulabilecek tek unsur olarak bunu buldum, kendilerine sevgi ve saygılarımla iletiyor, bu güzel gece için teşekkür ediyorum.

Buna da bakın

TUĞBA BADAL YAZDI: İKİ ELİMİZ BİR KALPTİ, İKİ ELİMİZ DE YAKANIZDA ŞİMDİ!

Bu hayalin hatırı yirmi bir yıldı. Bizler toplumun sevmediği, ötelediği, kendi kalıplarına sokmaya çalıştığı o …