Pazartesi , 19 Mayıs 2025

BASIN MENSUPLARI LGBTİ HABERLERİ YAPARKEN DİLİNE DİKKAT ETMELİ

Son günlerde (ve aslında ezelden beri) basında çoğunlukla yanlış bir dille yer alan ve özellikle adli/suç vakalarını konu edinen LGBTİ haberleri, kaş yapayım derken göz çıkarıyor, empati kurdurtma amacı varsa bile bilgisizlikle yapılan hatalar yüzünden daha fazla homofobiye ve dolayısıyla yaptıkları üçüncü sayfa haberinin bir yenisine, yeni taciz ve cinayetlere yol açıyor.

Bu konuda çalışmalar yürüten Kaos GL derneğinden Yıldız Tar’a son günlerde basında yer alan iki kötü örnek haberi gösterdik ve bu haberlerdeki yanlışları yorumlamasını istedik:

Medyanın LGBTİ’ler ile ilişkisinden bahsetmek; nefret söylemi, özel hayatın gizliliği ilkesi, basın özgürlüğü, hak temelli habercilik, ötekileştirme, ayrımcılık gibi birçok kavram hakkında düşünmeyi zorunlu kılıyor. 1980’li yıllarda işkenceden geçirilen translara ilişkin “Remziye’nin saçını kestiler, Remzi oldu” başlıkları hala hafızalarımızda büyük yer tutuyor. Medyada LGBTİ olmayı “hastalık, sapkınlık, suç, günah, anormallik” şeklinde tanımlayan; LGBTİ’leri ötekileştiren, marjinalleştiren, aşağılayan, hakaret eden veya LGBTİ oluşları başka gruplara hakaret etmek için kullanan haberlere sıklıkla rastlıyoruz.

Medya çalışanları cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı farkındalığın geniş bir tabana yayılması sürecinde, önemli bir rol oynadıklarının bilincinde olmalıdırlar. Cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalan lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin sorunlarına daha fazla ilgi göstermelidirler. LGBTİ’lerin bedenlerinin cinsel çağrışımlar yaratacak biçimde, gereksizce görselleştirilmesinin önüne geçmeli ve salt cinsel nesneler olarak algılanmalarına izin vermemelidirler. Dilin içinde yerleşik, cinsel yönelimi/cinsiyet kimliğini diğeri karşısında aşağılayan cinsiyetçi ve homofobik/bifobik/transfobik sözcük ve söylemlerin dönüştürülmesi konusunda duyarlı olmalı, yanlı sözcük ve terimleri kullanmak yerine eşitlikçi bir söylemi geliştirmek için çaba göstermelidirler. Medyadaki her türlü içerikte, cinsiyetleri, cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri ne olursa olsun, farklı yaş, görüntü, fikir, görev ve rollere sahip insanların sunumunda, gelenekler, alışkanlıklar, cinsiyetçi, homofobik ve transfobik kalıp yargılar dışına çıkılması konusunda gereken özeni göstermelidirler.

 SÖZCÜ’NÜN HABERİ: TRAFİK KAZASINDA ÖLEN KADIN TRAVESTİ ÇIKTI

Bütün bunları göz önüne aldığımızda Sözcü gazetesinde çıkan “Trafik kazasında ölen kadın travesti çıktı!” haberi ayrımcılık içeriyor. Trafik kazasında hayatını kaybeden kişinin cinsiyet kimliğinin haber konusuyla alakası yoktur. Cinsel yönelim (gey, lezbiyen, eşcinsel, biseksüel) ve cinsiyet kimliği (trans) tanımlamalarının haber içeriği ile hiçbir ilgisi olmadan kullanılması homofobi ve transfobiyi besler. Heteroseksüel ve erkek bireylerden bahsederken “heteroseksüel” ve “erkek” olduğu belirtilmezken; kadın, eşcinsel, biseksüel ve trans bireylerden bahsederken de haberle doğrudan ilgisi olmadığı durumlarda bu tanımlamaların belirtilmemesi gerekir. Kişilerin cinsiyet kimlikleri haberlerin daha fazla okunması ya da tık alması için magazinleştirilerek, ‘marjinal bir durum’ gibi gösterilerek yansıtılamaz. Ve belki dünyanın en basit sorusunu yinelemek gerekiyor: Trafik kazasında hayatını kaybeden birisinin cinsiyet kimliği neden ve hangi koşullarda bir habere konu olur? Burada haber değeri taşıyan nedir?

Yaygın medyada trans bireyleri tanımlamak için genellikle “travesti” kelimesi kullanılır. Öncelikli olarak, kişinin dış görünüşünden eşcinsel mi, trans mı olduğu ayrımına varmak mümkün değildir. Haberin vazgeçilmez unsuru olması halinde, genel geçer tanımlamalar kullanmak yerine doğrudan kişinin kendisine sorulmalı, mümkün olmadığı durumlarda tanımlamanın doğru kullanımı araştırılmalıdır.

“Gerçek adı … olan travesti…” ifadeleri geçen haberlerde trans bireylerin kimlikteki adları kişilerin onayı alınmadan kullanılmaktadır. Sözcü gazetesinin haberinde ayrımcılığın yanı sıra ölmüş ve dolayısıyla herhangi bir söz hakkı kalmadığı varsayılan bir kişinin kimlikte yazan adının ‘gerçek adı’ olduğu iddia ediliyor. Aynı şekilde Milliyet gazetesinde de nefret cinayeti sonucu yaşamını kaybeden bir trans için benzer ifadeler kullanılıyor.

MİLLİYET’İN HABERİ: TRAVESTİ “ALEV”İN KARISI 6 AYLIK HAMİLEYMİŞ

Birçok trans kadın ve erkek doğumlarında kendilerine atanan cinsiyeti ve haliyle o cinsiyete ait ismi reddediyor. Resmî olarak kimliklerindeki ismi değiştirmeseler bile, kullandıkları isim ile anılmayı tercih ediyor. Medya çoğu zaman bu isimleri ‘takma isim’ olarak görüyor. Ancak örneğin Cüneyt Arkın hakkında kimse kimlikteki ismi olan Fahrettin Cüreklibatur diye bahsetmiyor. Habercinin etik olarak habere konu olan kişiyi kendini tanımladığı biçimiyle yazmak zorunda olduğunu Sözcü ve Milliyet gazetelerine ve ‘takma isim’ takıntılı diğer gazetelere hatırlatmak gerekiyor.

Milliyet gazetesinin haberindeki sıkıntılı bir diğer nokta ise ‘özel hayatın mahremiyeti’ ilkesinin çiğnenmesi. Habercilerin kamuyu bilgilendirmekle yükümlüdür ancak bu bilgilendirme görev ve hakkı diğer hakları ihlal etmediği ölçüde gerçekleştirilmelidir. Ülkemizde her ne kadar ‘özel hayatın mahremiyeti’ ilkesi bütün ülkeyi ilgilendiren ‘yolsuzluk tapelerinde’ tamamen yanlış bir şekilde yorumlansa da; bu örnekte artık söz hakkı kalmayan bir transın hayatı nasıl ve neden bu kadar rahat yazılabiliyor? Bunların yazılmasının arkasında hangi zihniyet var? Yine dönüp dolaşıp magazinin ve sadece tık odaklı haberciliğin girdabına düşüyoruz. Nefret cinayetinin ardından esas soru, nasıl olup da bu cinayetlerin bu kadar rahat işlenebildiği, cezasızlık, yasal korumanın olmayışı gibi ‘sıkıcı gelen’ ama hayati konular üzerine olmalıdır. İnsan haklarını odağına alan bir habercilik lüks değil, vazgeçilmez bir görevdir.

*Kaos GL ve Yıldız Tar’a teşekkürlerimizle…

Buna da bakın

İŞTE ALMANYA SOL PARTİ’NİN AÇIK EŞCİNSEL MİLLETVEKİLİ HAKAN TAŞ’IN HAYAT HİKAYESİ

2011 yılından bu yana Berlin Eyalet Meclisi’nde Sol Parti’de yer alan 54 yaşındaki açık eşcinsel milletvekili …